Olay bir tapınakta geçer. Bir dilenci gelir ve tapınağın başrahibine “Ben büyük bir müzisyenim. Duydum ki tapınağınızın müzisyeni ölmüş. Ve siz müzisyen arıyormuşsunuz. Ben de bu işe talibim” der. Bu teklifi başrahip ve tapınak sakinleri mutlulukla karşılarlar. Çünkü nihayet özledikleri müziklerine kavuşacaklardır. Bu yeni müzisyenden çalmasını isterler. Adam çalmaya başlar. Adamın çalması ile ortam cehenneme dönüşür. Korkunç bir şekilde çalmaktadır. Gelen ses eşek anırması gibi bir şeydir. Tapınaktaki huzur ve sükunet tamamen kaybolmuştur. Bu müziği duyan insanlar deli gibi tapınaktan kaçmaya başlarlar. Herkesin dışarı kaçtığını gören başrahip gidip adamı durdurur. Adam “Benim müziğimi beğenmiyorsanız, bu sabahın ödemesini yapın. Ben de gideyim” der. Başrahip “Sana ödeme yapmamız mümkün değil. Bu kadar korkunç bir şeyi hiç yaşamamıştık” der. O zaman müzisyen “Tamam o zaman, bunu benden bir bağış olarak kabul edin” der. Başrahip “Sende olamayan şeyi nasıl bağışlarsın” der. “Sende hiç müzik yok. Sen ancak sende var olan şeyi bağışlayabilirsin. Bu icra ettiğin müzik değil, bu korkunç bir şey. Lütfen onu da beraberinde götür. Bize bağışlama, bize musallat etme”.
Her insan içinde ne varsa ancak onu verebilir. İçinde sevgi olmayan birisi sana sevgisini veremez. Bazı babalarla çalışıyorum. Adam çocuğuna gram sevgi vermiyor. Soruyorum, araştırıyorum ki adam da babasından sevgi görmemiş. İçinde sevgi yok. İçinde olmayan şeyi nasıl versin. Kendi içinde ölü olan birisi başkalarına yaşama sevinci veremez. Nereye giderse gitsin o hep öldürecek. İçinde nefret varsa sevgi veremezsin. İkisi de aynı anda içinde olamaz. Çünkü karanlık ve aydınlık bir arada bulunmaz. İnsanların söyledikleri şeylere değil, yaptıkları şeylere bakın. Bir gün Hz. İsa pazarda dolaşıyormuş. Bir delikanlı gelmiş ve Hz. İsa’ya olanca hakareti etmiş. Küfretmiş, sövmüş, saymış. Ama Hz. İsa ona hiçbir şey söylememiş. Delikanlı artık yorulmuş ve oradan uzaklaşmış. Bu gören halk “Ya İsa, bu delikanlı sana sövdü, küfretti, hakaret etti. Neden ona cevap vermedin” demişler. Hz. İsa “Herkes kendinde olanı verir. Onda olan bende yok. Bende olan da onda yok. Onda küfür, hakaret var. Bende sevgi, saygı, huzur var. Ben ancak bende olanı verebilirim” demiş. “Adama bak ya! bana küfrediyor” diyorsun. Adam kendinde olanı veriyor. Neden moralini bozuyorsun. “Beni kıskanıyor” diyorsun. Onun içi kıskançlık dolu. O da kendinde olanı veriyor. Gazete sayfalarından, sosyal medyadan birbirlerine söven, sayan insancıklar zavallı varlıklardır. Kendi içindeki çirkefliği, pisliği, kötülüğü ortaya döktüğünün farkında değil. Eğer sende kıskanıyorsan, sövüyorsan, hakaret ediyorsan lütfen içini temizle.