İnsanlar bir kitap okur, bir sohbete katılır, etkilenir ve hemen kendini değiştirmeye karar verdiğini söyler. Aslında insanın doğasını değiştirmesi imkansızdır. Siz hiç altının gümüşe dönüştüğünü gördünüz mü? İnsanlar zaman içinde kendilerini dönüştürebilecekleri bir an yakalasalar hemen kıyafetlerini değiştirmekle işe başlarlar. Bütün dinlerde, toplumlarda durum böyledir. Zihin açısından elbise değiştirmek en kolay ve en güvenli olandır. Bakıyorum birisi dindar olmaya karar vermiş. Dini sohbetlere katılmaya başlamış. İlk yaptığı şey kıyafetini değiştirmek. Halbuki özündeki kötülükleri bu elbisenin altına gizlediğinin farkında değil. 12 Eylül öncesi sağcıların bıyık şekilleri, solcuların giydikleri parkeler hep bu zihinsel oyunun eseridir. Pkk militanlarının kendilerine özgü kıyafetleri değişimin ilk basamağıdır. Sizin zihinsel yapınız elbise değiştirmekle ölmez, yok olmaz. Tam tersine yeni elbiseler giyerek güçlenir. Kişi elbiselerini değiştirerek sadece egosunu tatmin eder.
Halbuki her değişim özden başlar. Ama ego insanı değişimi kabuktan başlatır. Kabuktan başlayan değişim çok aldatıcıdır, sahtedir, kısa sürelidir. Dindar bir kisveye bürünen kişi özündeki yalanı, sahteliği, ikiyüzlülüğü beraberinde getirir. Bakın çevrenize yöneticisinden, yönetilene, amirinden memuruna herkes kabuk değiştiriyor. Siyasi iktidara göre dil değiştiren, kıyafet değiştiren, saç modelini değiştiren ne kadar insan var. Öz değişmezse giyecek o kadar giysi vardır ki şaşarsınız. Özünüzde yalancılık varsa siz kabukta dürüst insan giysisi giyersiniz. Günahkar birisi erdem giysisine bürünür. Korkaksanız cesaret giysisi size en yakışanıdır. Dinsiz birisi dindarlık giysisinin altına gizlenir.
Bir şey olma, bir şeye dönüşmek isteme sizin bu tür giysiler giymenize yol açar. Halbuki siz özünüzdeki kötülükleri, kirleri, pasları temizleseniz zaten doğal olarak iyi bir insana dönüşürsünüz. Sizin özünüz zaten çok iyi… İçinizden atın yalanı, atın iki yüzlülüğü, atın sahtekarlığı… O zaman saf olan iyiliğe ulaşırsınız. Topraktan altını çıkarırsınız. O ham altını ateşte eritirsiniz. Eriyen altın içindeki diğer yabancı maddeleri dışarı atar. Altın saflığına erişir. Senin özün altın gibi ama içine karışmış yabancı madenler var. Sadece onlardan kurtul. Kendin ol.
Bir gün bir adam gönül dostlarının büyüklerinden Ebu Hasan Harkani’nin yanına geldi. Adam: “Ey ermiş insan, ey Allah’ın sevgili kulu, çok günahkarım. Bu beni çok korkutuyor. Kendimi değiştirip ermiş olmak istiyorum. Lütfen bana merhamet et. Üzerindeki elbiseleri lütfen bana ver. Onları giyip bende nurlanmak istiyorum” dedi. Adam bu sözleri söylerken bir taraftan da ağlıyormuş. Göz yaşları Ebu Hasan Harkani’nin ayaklarına damlıyormuş. Adam çok samimi imiş. Ebu Hasan Harkani: “Dostum, sana elbiselerimi verme hatasını yapmadan önce şu sorumu cevaplar mısın? Acaba bir erkek kadın kıyafetleri giyerek kadın olabilir mi? Yada bir kadın erkek elbisesi giyip erkek olabilir mi?” demiş. Adam gözyaşlarını silerken “Hayır” demiş. Ebu Hasan Harkani gülmüş ve ona “Al işte elbiselerim senin olsun. Elbiselerimi değil benim derimi giysen ne yazar? Bu güne kadar kim ermiş elbisesi giyerek ermiş oldu? Hiç duydun mu?” demiş.
Bir şeyler olmak istedikçe özünden uzaklaşırsın. Özünüzden uzaklaşmayın. Özünüzden korkmayın. Özünüzü görün ve anlayın. Uyanan ve kendini gören kişi bir de bakar ki her şey elinin altında. Gölgesini kovalayan hiçbir zaman onu yakalayamaz. Ama dönüp geldiğinde gölgesi onu takip eder. İstekler, arzular, hırs, olmak istedikleriniz gölge gibidir. Siz kovaladıkça onlar kaçar. Sen özüne döndüğünde kendin olursun. Hz. Peygamberin hırkasını üzerinize giyseniz, Kabe’nin içinde namaz kılıp orasını ev olarak kullansanız özünüzü değiştirmedikçe hepsi boştur. Özü kötülük olan Ebu Cehil Kabe ye çok defalar girip çıkmıştı. Kabuğa odaklanma… Kabuğuna odaklananlardan uzak dur. Her değişim, dönüşüm özde başlamalı. Ruhsal atomuna odaklan. Kendi özünle tanıştığın gün artık “tam olursun”. Yarımlık eksiklik ortadan kalkar.